28 Kasım 2015 Cumartesi

Türk İsimleri

Buğra

Asena(kız)

Oğuzhan

Atilla

Metehan veya Mete

Teoman

Kağan

Akın

Acun

Alev (kız)

Alp

Alperen

Deniz (kız/erkek)

Armağan(kız)

Bora

19 Kasım 2015 Perşembe

Kurtuluş Savaşı Öncesi Ve Sonrası Kürtler

Evet günümüzde kürtler dışlanıyor bunun sebebi ne ve kurtuluş savaşı öncesi ve sonrası kürtler neler yaptı bakalım?

KURTULUŞ SAVAŞI ÖNCESİ KÜRTLER

Balkan savaşlarında savaşmadılar

çanakkale cephesinde kürt asker oranı %2 idi

diğer savaşlarda kürtler bulunmamaktaydı

kürt teali adlı cemiyet kurdular bu cemiyetin amacı güney doğuda kürt devleti kurmak
günümüzde güneydoğudaki tüm illerde hdp 1. gelmekte GERÇEĞİ GÖR TÜRKİYE!!

bu cemiyetin amaçlarında biri ise kurtuluş savaşını önlemek!!!
(ermenilere destek verdiler amaçları aynı!!)

kurtuluş savaşındaki kürt asker oranı %1
katılma sebepleri Atatürkün savaştan kaçanları öldürmesinden kaynaklanıyor

KURTULUŞ SAVAŞI SONRASI

Şeyh said isyanı
isyan sebebi onlara toprak vermemiz aslada vermeyecez!!

Ağrı cumhuriyeti
kürtlerin kurduğu ömrü 3 yıl olan devlet

2 Kasım 2015 Pazartesi

Türk Tarihine Genel Bakış

ürk tarihini yazanların," asıl konuya "Büyük Hun imparatorluğu" ile girmeleri neredeyse bir gelenek halini almıştı. Oysa, bir milletin varlığı, bağımsız bir devlet haline gelmesinden, hele bir cihan imparatorluğu kurmasından sonra başlayamazdı. Tarihçiler bunu hatırlatıyor, ama imparatorluğun kurulmasından önceki dönemler hakkında yeterli bilgi veremiyorlardı. Biraz geriye gidince Türk oldukları anlaşılan Sakalar'a, büyük bir Türk hükümdarı olduğu bilinen efsane kahramanı Alp Er Tunga'ya, dana da önce (M.Ö.1050) Çin'e akın ettikleri ve burada Chou (Çu) hanedanını kurdukları anlaşılan bir Türk kavmine rastlıyorlardı.
M.Ö. 7. yüzyılda ölen Alp Er Tunga'nın, halkı tarafından çok sevilen bir Türk hakanı olduğu kesinlikle biliniyor, ama bu hakanın yönettiği devlet hakkındaki bilgiler bulunamıyor, ya da bu bilgiler çok yetersiz kalıyordu.

Tarihçiler Türklerin ırk özelliğini ve anayurtlarını tanıttıktan sonra Türk tarihini anlatmaya, Türklükleri her bakımdan ispatlanmış olan Büyük Hun imparatorluğu'ndan başlıyorlardı.

Bugüne kadar ilk Türk siyasî kuruluşu olarak kabul edilen Büyük Hun imparatorluğu ile ilgili en eski yazılı belge, M.Ö. 318 yılından öteye gitmiyordu. Bu, Hunların komşu bir devletle yaptığı bir anlaşma belgesidir. Türklerin tarihî devri, en erken işte bu dönemde, yani M.Ö. 318 yılında başlatılıyordu. O tarihte bir andlaşma imzalayan bir devletin ondan önceki dönemi karanlıktı. Büyük Hun İmparatorluğu M.S. 58 yılına kadar devam etmiş, bu tarihte Güney ve Kuzey Hunları (Doğu ve Batı Hunları) olarak ikiye bölünmüştü.

Bu kadar büyük ve uzun ömürlü bir devlet kuran Hunlardan kalma yazılı belgeler de yoktu elimizde. Oysa Hunların, hele Batı Hunlarının kendi yazıları olduğunu, kendi dillerinde yazışmalar yaptıklarını çok iyi biliyoruz.

Yazılı belge olmadığı gibi, medeniyet seviyesinin ve hayat tarzının göstergeleri olan kalıntılara, eserlere de, yakın zamanlara kadar rastlanmamıştı.

Yakın zamanlara kadar en eski Türk anıtları olarak "Orhun Anıtları"nı, Türk yazı dilinin en eski örneği olarak da bu anıtlardaki yazıları ve "Yenisey Kitabeleri"ni biliyorduk. Bunlar da bizi ancak onüç asır öteye götürüyordu.

Destanlarımız da tarihini bildiğimiz Türk devletlerinin kuruluş dönemlerinden daha ötelere pek uzanmıyordu. Oğuz Kağan destanı Hun Türklerinin, Manas destanı Kırgız Türklerinin, Ergenekon destanı Gök-Türklerin idi. Öteki destanlarımız ise yine tarihlerini bildiğimiz Türk kavimlerine aitti ve bizi o Türk devletlerinin yaşadığı devirlerden daha uzaklara pek ulaştırmıyordu.

4000 yıllık bir tarihimiz olduğunu söyleyip yazarak gurur duymak, ama somut delillerle 2000 yıldan öteye gidememek geniş kitleyi üzüyor, gençlerimizin ise içi burkuluyordu.

Yabancı yazarlar bu durumu kestirme ama tutarsız bir hükümle açıklıyor "..Çünkü Türkler göçebe millettir, göçebe milletler büyük medenî eserler bırakmaz" diyorlardı. Kendi tarihçilerimiz elbette makul ve ilmî sebepleri anlatıyorlardı ama, özellikle gençlerimiz bu gibi konularda gözle görülen, elle tutulan somut belgelere ihtiyaç duyuyorlardı.
 
Belgeler bulunuyor: Yazı da var, yapı da var
Artık, şüphe bulutlarını dağıtan, Türk tarihinin milâttan önceki dönemlerine ışık tutan belgeler bulunmuştur. Yazı da var, yapı da var! Öle tutulan, gözle görülen ve müzeleri dolduran somut belgelerden başka, müzelere sığmayan, yüksek medeniyet göstergesi görkemli anıtlar da var. Daha da olacağını, arkeologların heyecan verici izler üzerinde çalışmalarını sürdürdüklerini bildiren müjdeli haberler de var!

Yirminci yüzyılın ikinci yarısı, özellikle şu son onsekiz yıl, Türklerin uzak geçmişine ait en önemli buluşların yapıldığı bir dönem oldu. Bunları yeri gelince anlatacak ve belgelerini sunacağız. Burada kısaca Türklerin yazı dilini 1250 yıldan 2500 yıl öncesine götüren, sanatını gösteren birkaç buluşa değinecek, müjdeli haberin ne olduğunu duyuracağız. Yurdumuza binlerce kilometre uzakta bulunan bu belgeleri Avrupalı Türkologlar gibi kendi bilim adamlarımız da gidip gördüler, incelediler, filmlerini çektiler. Bunların filmlerini, resimlerini biz de getirdik, getirttik.

2500 yıl önceki Türk yazısı
Türk yazı dilini 2500 yıl öncesine götüren belge Alma-Ata'nın 50 km. kadar yakınında, Isık Göl civarındaki Esik kurganında bulundu. Açılan mezardan çıkan eşya göz kamaştırıcı idi. Bir Türk tiginine (prensine) ait olduğu anlaşılan bu mezara prens altın elbisesi, altın tacı ile gömülmüştür. Mısır firavunu Tutankamon'un mezarından sonra en çok altın bu Türk prensinin mezarında bulundu. Tam 4.800 parça altın vardı. Fakat tarih için, Türk tarihi için, eşsiz değerdeki belgeler ne bu altınlardı ne de öteki eşyalar. Eşsiz değerdeki belge, yarısı okside olmuş bir gümüş ta-bağın üzerindeki iki satırlık yazı idi. Bu yazı, bu mezardan 1250 yıl sonra dikilmiş Orhun âbidelerindeki Gök-Türk harfleriyle yazılmıştı, yani Türkçe idi. Okundu, tercüme edildi. Yapılan radyo-karbonik tahlilden, Orhun hurufatlı yazının M.Ö. 5. yüzyıla ait olduğu anlaşıldı.

Esik'teki kazı 1970'te başladı ve devam ediyor. Civarda yağmalanmış başka mezarlar da bulundu, ama yağmalanmamış başka höyüklerin varlığı da anlaşılmış bulunuyor. Bunlar er-geç ortaya çıkarılacak.

Osmanlı Neden Çöktü?

Osmanlının Çökme sebepleri 2 ye ayrılır

1-Genel Sebepler
2-Kişisel Sebepler

Genel Sebepler

Sanayi devrimi: Tüm ülkeler sanayileşti fakat osmanlı ilkel kaldı

Silah üretememesi

Teknolojik gelişmeler yapamaması

Kişisel sebepler
Padişahların zeki olmaması
Ülkenin tek bir kişi tarafından yönetilmesi eğer padişah tek yönetmeseydi diğer yönetici zeki olurdu


Mustafa Kemal Zeki Olduğu İçin Ülkeyi Kurtardı Ve Kısa Sürede Geliştirdi

Türk Tarihi ve Kültürü bölüm 1

Bilgileri Karışık Vericem Kusura Bakmayın

Türkçenin temeli Hun İmparatorluğunda atılmıştır Hun dilindeki kelimelere bakarsanız anlayabilirsiniz.

Ayas Ata Türk kültüründeki bir efsanevi kişidir noel babaya benzemektedir fakat biz ayas ata yerine noel babayı kültürümüze soktuk ayas ata altay cumhuriyetinde bilinmektedir

Moğollar ve Türkler akrabadır ( biyolojik )

Dünya üzerinde en çok Türk devleti vardır özerkler dahil
örn: Gagavuzya başkurdistan altay cumhuriyeti yakutistan vs.

Başkurdistandaki kurdistan kürdistanla karıştırılıyor fakat onlar kürt değil Türktür ve kürdistanla alakası yoktur o Türk boyuna başkurtlar deniliyor adı üstünde KURT , kurt kelimesi Türk mitolojisindeki bozkurttan gelmektedir.

En eski Türkçeyi azerbaycan konuşuyor fakat ona bozuk Türkçe denmekte sebebi sovyetlerde giren kelimeler örn: Azerbaycan Republikası ve giren harfler q x vs. ama kelimeler eski örn yahşi.

Eski Türk devletlerinin yıkılma sebebi çin prensesleri. Türkler Türk kadınlarıyla evlenmemekteydi sebebi onların savaşçı olmaları bu yüzden yabancı kadınlarla evleniyolardı bu yüzden devletleri çöktü

2. Sebebi ise hükümdar ölünce devletin oğullara paylaştırılmasınıdır.